Besteciler açısından, çalmadıkları enstrümanlar için konçerto bestelemek, acemi bile olmadıkları bir alanda ustaların dahi repertuvarında yer alacak eserler yazmak ciddi bir meydan okuma olmuştur. Belki iki katı emek, cesaret ve iş birliği gerektiren çalışmalar sonucunda bu eserler, konserimizde dinleyeceğimiz gibi literatürünün önde gelen örnekleri arasında yer alabilmektedir.
IDSO’nun bu haftaki konserinde L.A.Lebrun’un Obua Konçertosu’nu, orkestramızın değerli üyesi Sezai Kocabıyık seslendirecek. Ardından, A. Ginastera’nın “En zor yazdığım eserim” dediği ve dokuz yılda tamamlayabildiği Arp Konçertosu’nu Ukraynalı arpist Veronika Lemishenko’nun yorumuyla dinleyeceğiz.
Konserin ikinci bölümünde ise Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en acı günlerinden biri olan, 6 Şubat tarihinde gerçekleşen depremde kaybettiklerimize ithaf edilerek, J. Haydn’ın Veda Senfonisi ile hiç unutmadığımız ve bir daha yaşamamayı umduğumuz bu büyük afeti derin bir kederle anılacak.
İşte Ukraynalı arpist Veronika Lemishenko ile gerçekleştirilen özel röportaj…
Veronika Lemishenko, bu özel konser öncesi soruları yanıtladı. Konser programında Haydn Senfonisi No.45’in Veda Senfonisi olarak da bilinen “6 Şubat Depreminde Kaybettiklerimizin Anısı” adlı bir bölümü yer alıyor. Müziğin sosyal uyum ve duygusal iyileşmedeki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Müziği duyguları ifade etmenin ve insanları birbirine bağlamanın evrensel bir yolu olarak görüyorum. Deprem haberini okuyunca şok oldum, hemen Türk dostlarıma mesaj atmaya başladım… Arp dünyasında -ki bu kıyaslandığında çok da büyük değil- çoğunlukla birbirimizi tanıyoruz ya da hemen hemen her ülkede en azından birkaç kişiyi tanıyoruz. Ukrayna’nın Kharkiv kentinde yönettiğim Parlayan Harp yarışması sırasında şahsen Türkiye’den birçok arkadaşım oldu. Yarışmanın 2017’deki ilk uluslararası edisyonunda Türkiye’den katılımcıları ağırlamaktan mutluluk duyduk ve o zamandan beri iletişim halinde kaldık ve bağlantımızı hiç koparmadık.
Atatürk Kültür Merkezi’nin muhteşem sahnesinde vereceğiniz konsere nasıl hazırlandınız?
İlk kez İstanbul Senfoni Orkestrası ile Atatürk Kültür Merkezi’nde çalmaya davet edildim ve hazırlıkları çok ciddiye alıyorum bu bir sır değil Ginastera arp konçertosu çok zahmetli ve hazırlık süreci çok zorlu ama aynı zamanda çok heyecanlı. Orkestranın tam olarak bu konçertoyu seçmesine sevindim ve onu çalmayı sabırsızlıkla bekliyorum! Umarım gelecekte müziği birlikte paylaşmak için daha fazla fırsatımız olur!
Arp çalmaya olan ilginiz nasıl başladı?
Annem ve babam müzik tutkunuydu. Beni ve erkek kardeşimi, küçükken opera ve bale izlemek için tiyatroya götürmeye başladılar. Harkiv Opera ve Bale Tiyatrosu’nun orkestra çukurunda arpı ilk gördüğümde 3 yaşındaydım ve güzel görüntüsüne ve sesine hemen aşık oldum. Ve tiyatroda çalan arpçı Larysa Klievtsova benim ilk arp öğretmenim oldu.
Moskova’daki Gnesin Academy ve Milano’daki Schuole Civice di Milano’daki eğitiminizden bahseder misiniz?
Kharkiv Devlet Müzikal Lisesi’nden mezun olduktan sonra Gnesin Akademisi’ne girdim ve burada 2007’den 2014’e kadar profesör Milda Agazarian’ın yanında çalıştım. O yıllarda çok şey öğrendim, birçok festival ve yarışmaya başarıyla katıldım. Klasik arp repertuarının büyük bir kısmına hakim oldum. Scuole Sivice di Milano’da profesör Mara Galassi ile barok geleneklerin biraz daha derinlerine inmek için eşsiz bir fırsat buldum. Genel olarak öğrencilerin eğitimleri süresince barok müzik üzerine daha fazla ders almaları gerektiğine inanıyorum. Kısa bir süre önce Arjantin’de profesörler Oscar Rodriguez di Campo ve Mara Diniello ile bir yüksek lisans kursunu bitirdim ve final sınavının İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası ile seslendireceğim Ginastera Harp konçertosuna ithaf edilmesi şaşırtıcıydı!
Ukrayna Ulusal Senfoni Orkestrası’nda ve Osijek’teki Hırvat Ulusal Tiyatrosu’nda Arpçı olarak çalışmak size nasıl hissettiriyor? Bu orkestralarla çalıştığınız süredeki en unutulmaz anınızı bize anlatabilir misiniz?
Orkestrada çalışmayı, bu kadar geniş bir repertuar keşfetmeyi ve turneleri elbette çok seviyorum. Şu anda hem Senfoni hem de Opera orkestralarında çalıyorum ve bu çok büyük bir çeşitlilik ve deneyim. Son zamanların unutulmaz anlarından biri de Ukrayna Ulusal Senfoni Orkestrası ile birlikte ülkemizi uluslararası sahnede tanıtma konusunda önemli bir diplomatik misyon üstlendiğimiz Birleşik Krallık turnesiydi. Hırvat operasında şu anda yeni balenin galasına hazırlanıyoruz ve bu çok heyecan verici bir süreç.
Müziğinizde, işinizde en çok keyif aldığınız şey nedir? Çalmaktan keyif aldığınız en sevdiğiniz eser hangisi? Size hissettirdiği duyguyu paylaşabilir misiniz?
Favori bir eserim olduğunu söyleyemem; onu seçmek çok zor olur! Bana göre müziğin güzelliği çok farklı olabilmesidir; mutlu, üzgün, sakin, heyecan verici… ve her zaman tam olarak ihtiyacınız olanı bulabiliyorsunuz, müzikte en çok keyif aldığım şey bu.