2023’ün en iyi dizileri. Yılın en büyüklerini BBC seçti

BBC eleştirmenleri Caryn James ve Hugh Montgomery, 2023’ün en iyi 18 dizisini sıraladı.

1. THE LAST OF US

Bir tane daha kıyamet sonrası drama ya da video oyunu uyarlamasına daha yerimiz yok diye düşünürken The Last of Us geldi.

Joel (Pedro Pascal) adında yas tutan baba ile babanın, güvenliği için isteksizce götürmeyi kabul ettiği yetim kız çocuğu Ellie (Bella Ramsey) arasındaki ilişkiye odaklanan dizi, gergin hayatta kalma hikayesine derin duygular katıyor. Seyahatleri boyunca değişen manzara ve karşılaştıkları karakterler hikaye çeşitlik ve kapsam katıyor. Pascal, başarılı oyunculuğuyla Emmy adaylığına layık görüldü. The Last of Us, ilk başta bunun bir video oyunu olduğunu bilmeyen insanlara güçlü bir şekilde sesleniyor. (CJ)

Türkiye’de BluTv platformu üzerinden izlenebiliyor

2. POKER FACE

Bazen bir dizinin konsepti o kadar ilham vericidir ki, başarısız olması imkansızdır. İşte Knives Out’un yaratıcısı Rian Johnson’ın cinayet dizisi için durum da tam olarak böyle. Dizi, aslında Rian Johnson ve yıldız oyuncu Natasha Lyonne arasında, dedektif dizilerine olan sevgilerini konuştukları sıradan bir akşam yemeği sohbeti sonucunda ortaya çıktı.

Hollywood’un en eşsiz yıldızlarından biri olan Lyonne, Charlie karakterine hayat veriyor. Bir kokteyl garsonu olan Charlie, ABD’de seyahat ederken, tesadüfen kendini cinayet vakalarının içinde bulur. Bunlar, zihinsel keskinliği ve birinin yalan söylediğini tespit etme yeteneğiyle işe yarayabileceği türden vakalardır. O, hiddetli ve espri dolu enerjisiyle, bir kadın Columbo gibidir. Klasik dizilerde olduğu gibi, her bölümün başında cinayeti görürüz. Bu yüzden bu dizi bir “kim yaptı” değil, “nasıl yaptı” hikayesidir. Lyonne’u bulmacanın parçalarını birleştirirken izlemek gerçekten huzur verici. Dizi yılın en basit ve en saf memnuniyetlerinden birine sebep oluyor. (HM)

ABD’de Peacock platformundan izleniyor

3. SHRINKING

Harrison Ford’un alışılmadık ama parlak komik tarzı, bu diziyi izlemek için yeterli bir neden olabilir. Fakat “Shrinking” beklenmedik ve zor bir şey başarıyor. Acıyla dolu bir hikâyede derinden dokunaklı bir atmosferi, karakter odaklı, çok komik bir mizahla dengelemeyi başarıyor. Dizinin yaratıcılarından biri olan Jason Segel, Jimmy rolünü oynuyor. Dizinin diğer yaratıcıları arasında Ted Lasso’nun senaristi Bill Lawrence ve Brett Goldstein da var.

Jimmy sevimli ama zaman zaman işe yaramaz bir terapist. Karısının ölümünden bir yıl sonra, hastalarına nasıl yaşamaları gerektiğini söylemeye karar verir. Esprilerin büyük bir kısmı, meslektaşlarının onu kendi içine gömülü halinden kurtarmaya çalışma şeklinden geliyor. Jimmy’nin huysuz arkadaşı ve mentoru olan Ford, kıdemli terapist rolüne mükemmel bir mizah getiriyor. Başka bir meslektaşı olan Jessica Williams ile yaşadığı bir günde ne kadar su içilmesi gerektiği konusunda yaşanan bir anlaşmazlık bile komik anları beraberinde getirebiliyor. Karakterler kusurlarını daha fazla ortaya çıkardıkça, tüm eksikliklerine rağmen daha sevimli hale geliyorlar. (CJ)

Tüm dünyada AppleTV+ üzerinden izlenebiliyor

4. SUCCESSION

Dördüncü ve son sezonunda, para, güç ve aile içi sorunlarla dolu derinlemesine bir hikâye sunan dizi, büyük hedeflerini gerçekleştirdi ve 27 Emmy adaylığı topladı. Brian Cox’un hayat verdiği Logan Roy karakterinin öldüğü bölümde, Roy’un çocuklarını Jeremy Strong, Sarah Snook ve Kieran Culkin’in performansları dikkat çekiciydi. Sonuçta Roy’un hangi çocuğunun Waystar Royco medya imparatorluğunu yönetmek için babalarının yerine geçeceği sorusu şaşırtıcı bir şekilde cevaplandı.

Succession’ın çizdiği açgözlülük ve değişen medya manzarası portresi eşsiz, ancak yaratıcı Jesse Armstrong’ın en parlak hamlesi, tüm bunları bir arada parçalanmış bir aile içinde somutlaştırmasıydı. Succession, tüm zamanların en iyi dizileri arasında güvenli bir yerde duruyor. (CJ)

Türkiye’de BluTV’den izlenebiliyor

5. BEEF

“Yol verme kavgasından” hareketle başlayan hikâye Los Angeles’ta yaşayan Amy (Ali Wong) ve Danny’nin (Steven Yeun) bir otoparkta yaşadığı hararetli tartışmayla karanlık komik bir diziye dönüyor. İki karakterin hayatları birbiri içine geçerken, bir yandan da bir şekilde kontrolden çıkarak devam ediyor.

Henüz diziyi izlememiş olanlar için, neler olduğuna dair daha fazla bilgi vermek doğru olmaz. Ama ilk bölümlerdei toplumsal hicvin sizi daha sonra görülecek hem dehşet verici hem de gerçeküstü anlara hazırlamadığı söylenebilir. Netflix’in gerçekten cesur ve yıkıcı içerikleri azalttığı bir dönemde, bu nadir bir güzel bir iş olarak öne çıkıyor. (HM)

Tüm dünyada Netflix’ten izlenebiliyor

6. DEAD RINGERS

Rachel Weisz, hem rol seçimleri hem de ekran varlığıyla sürekli olarak en merak uyandıran yıldızlarımızdan biri. David Cronenberg’in 1980’lerde çektiği ve tek yumurta ikizi jinekologları konu alan aynı adlı filminin bu uyarlamasında onu iki rolde görmek gerçekten inanılmaz keyifli. Weisz de iki rolünden de en iyi şekilde yararlanıyor. Utangaç, dürüst Beverly ve bir doğum merkezinin ortak kurucularından, itibarını yitirmiş ve zaptedilmez Elliot rollerinde, zıtlıklar konusunda bir ustalık sergiliyor.

Bu ve daha birçok şey bir araya geldiğinde Amazon’un bugüne kadar ürettiği en iyi ve en cesur drama dizileri arasında yer alan, karanlık ve çekici bir psikolojik gerilim ortaya çıkıyor. (HM)

Tüm dünyada Amazon Prime Video’dan izlenebiliyor

7. THE DIPLOMAT

Yılların en zeki politik gerilimlerinden biri olan ve zamanına uygun bu dizi, uluslararası entrikayı, gerilimi hatta arabaya yerleştirilen bombaları kişisel dramayla birleştiriyor.

Keri Russell, kendini aniden İngiltere’de büyükelçi olarak bulan kariyer sahibi bir ABD’li diplomat olarak ciddi bir enerjiye sahip. Terörizm ve bir İngiliz gemisinin bombalanmasıyla ilgili suçlamaların arka planında kendisini bulan Russell, dağılan evliliğinin gergin atmosferine daha da fazla stres ve gerilim katıyor. Rufus Sewell ise kendi hırsları olan güvenilmez diplomat eşi olarak tüm cazibesiyle karşımıza çıkıyor. Ters köşeler ve patlamalarla dolu dizinin izlemesi de heyecan verici. (CJ)

Tüm dünyada Netflix’ten izlenebiliyor

8. HAPPY VALLEY

Televizyonda polisiye dizilerinden bol bir şey yok. Ama hiçbiri Sally Wainwright’ın yazdığı ve üçüncü sezonuyla muhteşem bir şekilde sona eren bu dizideki, Sarah Lancashire’ın canlandırdığı, aynı anda hem yılmaz hem de narin kuzey İngiliz kadın polisi Catherine Cawood kadar gerçek hissettirmiyor.

İzleyiciler dizinin üçüncü sezonu için yedi sene beklemek zorunda kaldı. Hikaye Catherine’in ergenlik çağındaki torunu Ryan’la yaşadığı sorunlar ve suçlu babası Tommy Lee Royce’un (James Norton) hapse girmesiyle kaldığı yerden devam ediyor. (HM)

Birleşik Krallık’ta BBC iPlayer üzerinden izlenebiliyor

9. SILO

Apple TV+ son zamanların belki de en kaliteli yayıncısı haline geldi ve işte harika bir yeni dizi daha: Yazar Hugh Howey’in kitaplarına dayanan distopik bir bilim kurgu dizisi.

Gelecekte geçen dizi, dış dünyanın yaşanmaz hale gelmesiyle birlikte insanlığın yaşamak için büyük bir yeraltı silosuna çekildiğini anlatıyor. Tahıl vb. ürünlerin korunduğu, saklandığı veya depolandığı, genellikle silindir biçiminde ambarlara “silo” deniyor. Ancak silo sakinleri, onları oraya sürükleyen şeyin tam olarak ne olduğu ve daha fazlası konusunda sürüncemede tutuluyor. Ta ki Sheriff Holston (David Oyelowo) ve mühendis Juliette (Rebecca Ferguson) dahil olmak üzere çeşitli insanlar tüm sistemden ve söylenen yalanlardan şüphelenmeye başlamasına kadar. (HM)

Tüm dünyada Apple TV+’dan izlenebiliyor

10. THE BEAR

The Bear ikinci sezonunda cesur bir hamle yaptı ve şef Carmy (Jeremy Allen White) The Beef adlı sandviç dükkanını kapatıp yerine The Bear adlı lüks bir restoran açtı. Bu risk, mutfak yoğunluğunu yavaşlatan ve bunun yerine karakterlerin yaşamlarına ve geçmişlerine daha derin dalışlar sunan tüm dinamik sezon boyunca sürdü.

Jamie Lee Curtis’in, Carmy ve Sugar’ın (Abby Elliott) duygusal açıdan sorunlu annesi Donna rolünde yer aldığı ve oğlununkini yansıtan kaotik bir enerjiyle aile yemeğini hazırladığı Noel bölümü öne çıkıyor. Mutfak sahneleri ve şahane yemeklerle birlikte The Bear, ilgi çekici, kafası karışık, çok katmanlı karakterler sunuyor. (CJ)

Türkiye’de Amazon Prime Video’dan izlenebiliyor

11. DARK WINDS

Zahn McClarnon, 1970’lerin ABD’nin New Mexico eyaletinde geçen bu heyecan verici, atmosferik dizinin ikinci sezonunda Navajo Yerel Kabile Polisi’nden Teğmen Joe Leaphorn’u televizyonun en ilgi çekici ve karmaşık kahramanlarından biri haline getiriyor.

Sakin, sert ama koca yürekli Leaphorn, oğlunun ölümüne neden olan patlamanın arkasında kimin olduğunu keşfettiğinde, adalet ve intikam arasındaki çizgiyle boğuşuyor. McClarnon bizi her iki tarafa da gidebilecek bu ahlaki kararın içine iyice çekiyor. Dizi aynı zamanda Leaphorn’un çölde bir seri katilin izini sürdüğü gerilimli bir dedektiflik öyküsünü Western aksiyonuyla da birleştiriyor. Büyük ölçüde Amerikan yerlilerinden oluşan oyuncu kadrosuyla, Leaphorn’un çavuşu Bernadette Manuelito (Jessica Matten) geleceğiyle ilgili çelişkiler yaşarken, eski ortağı Jim Chee (Kiowa Gordon) de özel dedektif olarak 1970’lerin cafcaflı kıyafetleriyle yapıma katkıda bulunuyor. (CJ)

Türkiye’de TV+ üzerinden izlenebiliyor

12. THE OTHER BLACK GIRL

Zakiya Dalila Harris’in New York’taki insafsız bir yayıncılık şirketinde çalışan iki genç siyah editör asistanını konu alan 2021 tarihli romanı, Harris ve Rashida Jones tarafından geliştirilen ve romanın dramını güçlendiren dinamik bir Hulu dizisine dönüştürüldü.

Hikaye, düşünceli, zeki ama biraz fazla güvenilir Nella’nın (Sinclair Daniel), başka bir siyah kadın olarak hoş karşıladığı ama kötü niyetli de olabilecek Hazel’ın (Ashleigh Murray) gelişiyle tedirgin olmasını konu alıyor. Giderek gizemli bir hal alan olay örgüsü, Nella’nın tüm zamanların en sevdiği yazarlardan biri hakkında sahip olduğu komplolar, takipler, ihanetler ve sırları da barındırıyor. Sonunda doğaüstü bir dokunuşu da beraberinde getiriyor. Ancak asıl dehşet, Nella için ırkçılık ve cinsiyetçiliğin arttığı günlük rekabetin yaşandığı iş yerindedir. Bu eğlenceli dizi bu meseleleri marifetle ama keskin bir dokunuşla ele alır. (CJ)

Türkiye’de Disney+ üzerinden izlenebiliyor

13. THE CURSE

Nathan Fielder ve Benny Safdie ve Emma Stone bu yaratıcı komik dramayı birlikte yarattı. Dizi kağıt üzerinde bir ev yenileme programında Fielder ve Stone’un evli bir çifti, Safdie’nin de onların kendini beğenmiş yapımcısını canlandırdığı, uysal bir reality televizyon hicvi gibi görünebilir. Dizi, üç orijinal ama mükemmel bir şekilde iç içe geçmiş karakterlerin mücadeleci katmanlarını bir araya getiriyor. (CJ)

Paramount+ üzerinden izlenebiliyor. Ancak Paramount+ Türkiye’de hizmet vermiyor

14. SLOW HORSES

Başından beri akıllıca ve eğlenceli bir casusluk macerası olan bu dizi, üç sezon boyunca daha da iyi hale geldi.

Zekice tasarlanmış konsept Mick Herron’un roman serisine dayanıyor: Gözden düşmüş ve itibarsızlaşmış MI5 ajanları – bazen asil nedenlerden ötürü emirlere itaatsizlik ettikleri için, bazen de sadece işleri berbat ettikleri için – Slough House’un ücra bir köşesine sürgün edilirler, Slow Horses ismi de buradan gelir.

“Slough House”, Mick Herron’un aynı adlı roman serisindeki kurgusal bir yer. Bu seride, Slough House, MI5’e bağlı bir birim. Ancak, Slough House, başarısız operasyonlar geçiren, disiplinsiz veya hataya düşmüş ajanların sürgüne gönderildiği bir yer olarak bilinir.

Ancak dizi, mükemmel bir dengeyi bulan oyuncu kadrosu sayesinde sadece kurgusunun ötesine geçiyor: Jackson Lamb rolünde dağınık Slough House başkanı Gary Oldman, karakterinin keskin, içki içmeye düşkün yüzeyinin altında yaralı ruh ve vicdanı ortaya çıkarıyor. Karizmatik, enerjik ve zaman zaman saf olabilen ajan River Cartwright’u canlandıran Jack Lowden (gerçekten daha büyük bir yıldız olmalı) ve MI5’in sofistike başkanı olarak Kristin Scott Thomas, Slow Horses’a katlanmak ama aslında ne kadar da parlak olduklarını bilmek zorunda olan karakterleriyle dikkat çekiyor. Dizinin kendi ışıltılı parlaklığı ise tartışmasız.

Tüm dünyada Apple TV+ üzerinden izlenebiliyor

15. TOP BOY

Doğu Londra’daki uyuşturucu çetelerini konu alan ve ilk olarak 2013 yılında İngiliz Channel 4 kanalında gösterime girdikten sonra rap süperstarı Drake tarafından iptal edilmekten kurtarılan ve Netflix’e satılan bu sert İngiliz dizisi kadar tutarlı bir esaslı önemli olan çok az yeni TV draması var.

Dizi sık sık The Wire ile karşılaştırıldı, ancak bu karşılaştırma her zaman amacını aşmış gibi göründü; zira The Wire daha romantik ve söylemsel bir yapıya sahipken, bu dizi ise çok daha vurucu bir yapımdı ve olayları sürekli olarak küstah dönüşlerle ileriye taşıyordu. Bunun hiçbir şekilde kötü bir şey olmadığını söylemek mümkün: Sonuna kadar anlatı geriliminde heyecan verici bir diziydi. (HM)

Tüm dünyada Netflix üzerinden izlenebiliyor

16. DREAMING WHILST BLACK

Girls’den Ramy’ye, son on yılda keskin kültürel gözlemler ve gerçek bir sahicilik duygusuyla gelişen zengin bir yarı-otobiyografik komedi-drama damarı ortaya çıktı. Anglo-Jamaikalı aktör-yazar-yönetmen Adjani Salmon’un eseri olan bu İngiliz yapımı, kendisinin ve arkadaşlarının sinema ve televizyona başlama mücadelelerini, siyah İngiliz deneyiminin komik ve etkileyici bir portresine dönüştürüyor. Salmon’un yaratıcılığının asıl ustalıklı yanı ise tonu: aynı anda hem sıcak bir şekilde ilgi çekici hem de zekice, erdemli bir biçimde iğneleyici olmayı başarıyor. (HM)

Birleşik Krallık’ta BBC iPlayer üzerinden izlenebiliyor

17. COLIN FROM ACCOUNTS

Yaklaşık beş ila on yıl önce, romantik komedinin ölümü hakkında çok fazla konuşma yapıldı, ancak bunun için biraz erkendi: Romantizm ölmedi, sadece Netflix’teki boş uzun metrajlı filmlerden Love Life ve Starstruck gibi keskin yazılmış epizodik dizilerle küçük ekrana taşındı. Bunun son örneği de Avustralya’dan gelen bu büyüleyici diziydi.

Dizinin başarısı yüksek bir konsepte değil, sadece temel romantik komedi bileşenlerini doğru bir şekilde kullanmasına dayanıyordu. İyi espriler, gerçek bir kimyaya sahip iki başrol oyuncusu ve sevimli bir hayvan. Dizinin başrollerinde gerçek hayatta da çift olan Harriet Dyer ve Patrick Brammall yer alıyor. Bu kadar mütevazı, kendinden emin ve zahmetsiz bir dizi izlemek büyük bir zevk: bu kesinlikle yılın en kolay izlenen dizisi. (HM)

Türkiye’de Amazon Prime Video’dan izlenebilir

18. FELLOW TRAVELERS

Matt Bomer ve Jonathan Bailey tarafından canlandırılan ve 1950’lerin Washington DC’sinde siyasi yardımcı olarak tanışan iki adam arasındaki çalkantılı, kaçak ilişkinin dönemlere yayılan hikayesini anlatan dizi, bir yandan kendisinden önce gelen pek çok görkemli, parlak tarihi mini diziyle benzerlik gösteriyor.

Öte yandan, konu ana ikilinin tasvirine geldiğinde, karakterlerin ilişkilerini tanımlamak için önemli olduğu kadar cesurca samimi de olan seks sahneleri ile ilerici bir his veriyor. Çizdiği büyük resme gelince, özellikle ilk bölümler McCarthy dönemindeki eşcinsel cadı avını tüyler ürpertici ve aydınlatıcı bir şekilde anlatırken, siyahi bir gazeteci (Jelani Alladin) ile drag queen sevgilisi (Noah J Ricketts) arasındaki ilişkiyi konu alan bir alt plan da önyargıların başka kesişim noktalarını güçlü bir etkiyle araştırıyor. Eğitici ama duygu dolu bu film, açıkça hedeflediği noktalara ulaşıyor. (HM)

Paramount+ üzerinden izlenebiliyor. Ancak Paramount+ Türkiye’de hizmet vermiyor

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir